>>
Zarafet ve Fonksiyonun Buluşma Noktası:
Mvoice ile Neda Afşar’ın Tasarım Yolculuğu
Zarafetin ve özgünlüğün buluşma noktası olan Mvoice, iç mekân tasarımında estetikle fonksiyonelliği ustalıkla birleştiriyor. Roberto Cavalli, Etro Home, Missoni Home, Ginori 1735 gibi dünyaca ünlü markaların yanı sıra Driade, Meritalia, Bonaldo, Gufram ve Artifort gibi çağdaş tasarım ikonlarına ev sahipliği yapan mağaza, her detayı incelikle düşünülmüş benzersiz bir deneyim sunuyor. Bu estetik anlayışın arkasındaki yaratıcı güç ise iç tasarımcı Neda Afşar. Sanatı işlevle buluşturan dokunuşlarıyla öne çıkan Afşar, Mvoice’un ruhunu mekâna yansıtan önemli bir isim. Şimdi, onun yaratıcı dünyasına adım atarak iç tasarım felsefesini ve ilham kaynaklarını keşfedelim.
Her bir ürün, sadece bir nesne değil, aynı zamanda bir hikâye ve duygu taşıyor.
Roberto Cavalli’nin cesur renk paleti, Etro Home’un özgün desenleri ve Ginori 1735’in zarif formları, mağaza konseptimize entegre ederken bize ilham veriyor.
Geçtiğimiz 3 – 4 sene içerisinde birçok yeni markayı bünyemize kattık. Yakın zamanda birlikte çalışmaya başladığımız Ginori, Meritalia, Gufram bunlardan birkaçı.
Mvoice markası iç tasarım dünyasında oldukça prestijli bir yere sahip. Sizce markayı bu kadar özel ve farklı kılan nedir?
Mvoice’u farklı kılan unsurlar arasında, standart tasarım kalıplarının, objelerinin dışında hareket etmeye cesaretli oluşu, risk almayı seven özgün tasarım dili, yüksek kaliteli malzeme kullanımı ve estetik anlayışının yanı sıra müşteri deneyimine verdiği önem öne çıkıyor.
Her bir ürün, sadece bir nesne değil, aynı zamanda bir hikâye ve duygu taşıyor. Bir aile firması olarak her bir müşteri, yeni bir aile dostluğunun kapılarını aralıyor bizim için. Bu sayede müşterilerimizle derin bir bağ kurmayı başarıyoruz.
Bu özel markanın çizgisine yön veren tasarımcı olarak sizleri daha yakından tanımak isteriz. Bize kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da İtalyan Lisesini bitirdikten sonra üniversite’yi Milano’da IED’de okudum. 4 sene Milano’da yaşadım, 2018’de İstanbul’a döndüm. Çocukluğumdan beri Etiler mağazamızın içinde büyüdüm diyebilirim. Müşteri ilişkilerinden, projelere, temsil ettiğimiz markalar ile iş birliklerimize kadar aslında işin her yönünde bulundum.
Sürekli gelişen bu sektörde farklı tasarım anlayışlarını bu lokasyonda müşterilerimize, ziyaretçilerimize sunmak çok keyifli.
İç tasarımda markalar ve tasarımcılar arasında bir denge kurmak oldukça önemli. Mvoice olarak bünyenizdeki markalarla nasıl bir sinerji yaratıyorsunuz?
Temsil ettiğimiz tüm markalar kendine ait stili olan markalar. Aynı zamanda dünyaca ünlü çok iyi tasarımcıların üretim haklarına sahipler. Tabii ki bu tasarım açısından elimize çok zengin bir materyal veriyor. Bunun yanı sıra Mvoice’un uzun zamandır oturmuş özgün bir stili var, Bu stil uzun yıllar içerisinde değişti ve modernize oldu.
Bizim için önemli unsur; mekânın, renklerin, ürünün ahenkle kullanıcıda bir duygu yaratması, bu sebeple de heykelsi, çok renkli ürünler kullanmaktan çekinmiyoruz.
Mvoice olarak tüm markalarla sürekli bir iletişim içindeyiz. Her marka, kendi kimliğini korurken ortak projelerde uyumlu bir şekilde çalışarak sinerji yaratıyoruz. Bu hem tasarımlarda çeşitliliği artırıyor hem de markamızın bütünlüğünü koruyor. Bu dinamik süreç, hem estetik hem de işlevsellik açısından zengin ve uyumlu sonuçlar elde etmemize yardımcı oluyor.
Etiler’deki mağazanızın tasarımında bu şık semtin ruhundan nasıl ilham aldınız? Mağaza atmosferini yaratırken hangi unsurlara öncelik verdiniz?
Etiler’in sofistike ve modern yapısından ilham alarak mağazamızda sade ama etkileyici bir tasarım dili benimsedik. Doğal ışığın mekâna girmesi ve malzeme seçimindeki zarafet, mekân akışını ön planda tutmak mağaza atmosferini oluştururken öncelik verdiğimiz unsurlar oldu. Ziyaretçilerimize sıcak ve davetkar bir deneyim sunmayı amaçlıyoruz.
Roberto Cavalli Home, Etro Home, Ginori 1735, Driade gibi tasarım dünyasının önde gelen markalarıyla çalışmak nasıl bir duygu? Bu markaların tasarımlarını mağaza konseptinize entegre ederken nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?
Bu prestijli markalarla çalışmak, tasarım sürecimize büyük bir zenginlik katıyor. Roberto Cavalli’nin cesur renk paleti, Etro Home’un özgün desenleri ve Ginori 1735’in zarif formları, mağaza konseptimize entegre ederken bize ilham veriyor. Bunun yanı sıra Gaetano Pesce, Philippe Starck, Ron Arad gibi dünyaca ünlü tasarımcıların eserlerine yer vermek gurur veriyor. Tüm dünyada beğeni toplayan marka ve tasarımları ziyaretçilerimize tanıtmak çok keyifli. Bu markaların tasarımlarını yansıtırken her birinin özgün karakterini ve estetik anlayışını korumaya özen gösteriyoruz. Bir araya getirdiğimizde her açıdan tatmin eden bir mekân ortaya çıkarmayı hedefliyoruz.
İç tasarımda estetik ve işlevsellik dengesi nasıl sağlanmalı? Mvoice’un bu dengeyi sağlama konusundaki stratejileri nelerdir?
Estetik ve işlevsellik arasındaki denge, iç tasarımın temel yapı taşlarından biri. Mvoice, kullanıcıların ihtiyaçlarını ön planda tutarak, estetik unsurlarla birleşen işlevsel çözümler geliştirmeyi hedefliyor. Bu dengeyi sağlamak için sürekli olarak geri bildirim alıyor ve ürün seçimlerimizi kullanıcı deneyimi doğrultusunda değiştiriyoruz.
Son dönemde iç mekân tasarımında hangi trendler ön plana çıkıyor? Mvoice olarak bu trendlerle nasıl bir etkileşim içindesiniz?
Son yıllarda sürdürülebilir tasarım ön planda. Uzun ömürlü mekanlar için yüksek kalitede malzemeler, minimal temiz hatlar, fazlalıklardan arınarak ferah bir atmosfer oluşturmayı hedefliyoruz.
Farklı renklerin cesur bir şekilde bir arada kullanılması, mekânlara dinamizm katıyor. Canlı renk kombinasyonları dikkat çekiyor, Fish Design vazolar, Etro sehpalar, Driade Roly Poly tek koltuklar gibi bakmaktan sıkılınmayacak ürünleri sıkça kullanıyoruz.
Bugün müşterilerimize sunduğumuz tüm ürünler yıllarca estetik değerleri azalmayan ürünler, hatta zamanla değerlenen ürünler haline geldi.
Tasarım kariyeriniz boyunca sizin için ilham verici olan anlar ya da kişiler oldu mu? Tasarım yolculuğunuzda hangi deneyimleriniz sizi şekillendirdi?
Kariyerimin başlarındayım ama tasarım yolculuğunda beslenmeye açık olmak bence çok önemli. Birçok ilham kaynağım oldu; kız kardeşim Sena, mekanlar için cüretkâr seçimleriyle beni hep cesaretlendirir. Üniversite seçimimde beni yönlendiren aile dostumuz tasarımcı Aldo Cibic’in tasarıma olan bakış açısı beni her zaman hayran bırakır. Sıklıkla seyahat ettiğim Milano ve Paris, iç mekan tasarım anlayışımı derinleştirirken yeni perspektifler kazanmama yardımcı olurlar.
Bir projeye başlarken ilham aldığınız ya da mutlaka üzerinde durduğunuz temel unsurlar nelerdir? Tasarımlarınızı oluştururken süreç nasıl işliyor?
Her projenin temelinde, müşterinin beklentileri ve ihtiyaçları yatıyor. Kullanıcı deneyimini ön planda tutarak onların yaşam tarzına uygun çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Mekânın kullanım amacına göre görselliği önemseyerek estetik unsurlar üzerinde duruyoruz. Renk, doku ve form dengesi ile mekânın ve kullanıcının ruhunu yansıtmaya çalışıyoruz. Bu süreç sürekli bir geri bildirim ve iyileştirme ile ilerliyor.
Mvoice’un geleceğe yönelik projeleri ve vizyonu nelerdir? İç tasarım dünyasında hangi yenilikleri hayata geçirmeyi planlıyorsunuz?
Mvoice’un kendine has stilini sürdürerek İstanbul’da bilinmeyen tasarımcıları tanıtmak, ziyaretçilere gezmesi keyifli sıcak bir atmoster yaratmak bizim için çok önemli. Markamızın ikinci nesil temsilcileri olarak bünyemize yeni markalar katıyoruz. Geçtiğimiz 3 – 4 sene içerisinde birçok yeni markayı bünyemize kattık. Yakın zamanda birlikte çalışmaya başladığımız Ginori, Meritalia, Gufram bunlardan birkaçı. Değişen trendlere, pazar koşullarına uyum sağlayarak sürekli gelişim hedefliyoruz. İç tasarım dünyasında yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeyi ve estetik ile işlevselliği harmanlayarak kullanıcı deneyimini zenginleştirmeyi planlıyoruz.