>>
Klasik otomobiller, yalnızca birer taşıt değil, aynı zamanda birer sanat eseri, tarihin dört tekerlek üzerindeki tanıklarıdır. İstanbul’da doğup büyüyen, farklı sektörlerdeki girişimci kimliğiyle tanınan ve klasik otomobil sevdasıyla bu dünyada kendine özel bir yer edinen Rıza Tarlan, yılbaşı sayımızda tutkuyla dolu hikayesini anlattı. Rıza Bey, babasından miras kalan Amerikan arabalarına olan sevgisiyle başlayan ve bugün bir koleksiyon tutkusu haline gelen bu yolculuğu tüm detaylarıyla bizlerle paylaştı. Geçmişin izlerini günümüzde yaşatan bu eşsiz koleksiyonun hikayesini keşfetmeye hazır olun.
Rahmetli babamın Amerikan arabaları vardı ve onları çok severdim. Ondan bana geçen bir sevgi bu.
En ilginç anılarımdan biri, katıldığım bir etkinlikte, bir Arap prensinin gelip benden arabamı istemesi ve benim de onu reddetmemdir.
Rıza bey, bize kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğup büyüdüm. Tekstil, kuyumculuk ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteriyorum. İş haricinde kalan vakitlerimde STK’lara zaman ayırıyorum. Bunlardan ilki tarımda üretici birlikleri başkanıyım ve buna ek olarak Amerikan-Türk yatırım konseyi kurucu başkanıyım. Türkiye’de tarımın ilerlemesi için elimizi taşın altına koymuş bulunmaktayız ve bunun için gerekli bütün araştırmaları ve destekleri çiftçilerimize sağlıyoruz. Aynı zamanda Amerika ile olan ihracatımızı geliştirmek ve ticaretimizi artırmak için de KOBİ’lerimize gerekli olan bütün desteği sağlamaktayız. Onun dışında geri kalan boş zamanlarımdaysa gezmeyi ve seyahat etmeyi çok seviyorum
Klasik otomobillere olan ilginiz nasıl başladı? İlk aracınız hangisiydi ve onun sizin için anlamı nedir?
Klasik otomobillere ilgim küçüklükten beri var. Rahmetli babamın Amerikan arabaları vardı ve onları çok severdim. Ondan bana geçen bir sevgi bu. İlk aracım 1953 model bir Cadillac Fleetwood idi ve bu aracı aldığım zamandaki heyecanımı hiçbir zaman unutmam. Gerçekten çok uzun bir zaman peşinden koşup sonunda almayı başardığım bir araçtır. Hikayesi gerçekten çok ilginçtir.
Koleksiyonunuzdaki en nadide parçayı bizimle paylaşır mısınız? Bu aracın hikayesi nedir?
Koleksiyonumdaki en nadide parçadan daha ziyade en çok sevdiğim araç, ilk aldığım 1953 model Cadillac. Yolda aracımla giderken benim için efsanevi Cadillac’ı gördüm. Aracımı durdurup sahibinden bana satmasını istedim ama o zaman için çok büyük para söylemişti. Sonrasında şansıma arabayı bir garajda gördüm ve her gün gidip geldim. En sonunda sahibi herhalde benden bıkmış olacak ki, gel arabayı sana satıyorum, dedi ve aldım. Gerçekten o gün çok heyecanlı bir gündü benim için.
Araçlarınızı koruma ve bakım süreçlerinde nelere dikkat ediyorsunuz? Özel bir yönteminiz var mı?
Araçlarımı kapalı garajda tutuyorum, yağmur ve güneşten kesinlikle korumaya çalışıyorum. Yağmurlu havalarda çıkmam, bunların haricinde herhangi bir koruma yöntemi uygulamıyorum.
Yılbaşı temalı etkinliklerde veya özel buluşmalarda koleksiyonunuzla ilgili ilginç anılarınız var mı? Bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Klasik araba buluşmalarında çok güzel geçen zamanlarımız oluyor. Bu güzel zamanlarda ilginç anlarda yaşıyoruz. En ilginç anılarımdan biri, katıldığım bir etkinlikte, bir Arap prensinin gelip benden arabamı istemesi ve benim de onu reddetmemdir. Etrafındaki insanların o anda bana olan tavırları çok ilginçti. “Sen deli misin, nasıl reddedersin bu adamı” dediler. O an arabamı satmak istemedim ve prensi reddettim. Yüzünde bariz bir bozulma ifadesi vardı, herhalde onu bugüne kadar kimse reddetmemiştir.
Gelecekte koleksiyonunuza katmak istediğiniz hayalinizdeki bir otomobil var mı?
Gelecekte koleksiyonuma katmak istediğim 1969 model Mustang GT 500 var. Eğer bu arabayı bulabilirsem gerçekten almak isterim.