>>
Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde en önemli sağlık sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Kalp, Damar ve Varis Cerrahisinde uzman Prof. Dr. Onur Selçuk Göksel, kalp sağlığını korumanın yollarını ve modern tıbbın bu alanda sunduğu yenilikleri Glow&Celebrity okurlarıyla paylaştı. Yılbaşı döneminin beraberinde getirdiği soğuk havalarda kalp sağlığını korumak için yapılması gerekenler ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında uzman görüşlerine kulak verin.
Bilinmesi gereken önemli şey kalp krizini önlemek için yapabileceğiniz şeylerdir. Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve sigara içmemek.
Varis, sadece estetik değil, ciddi sağlık sorunlarına da neden olabiliyor.
Özellikle kış aylarında hipertansiyon, ritim bozuklukları, kalp krizi, kalp yetmezliği ve kalp kökenli ani ölümlerin görülme sıklığı artıyor.
Kalp ve damar hastalıkları, günümüzde tüm dünyada önemli bir sağlık problemi olarak öne çıkıyor. Bu hastalıkların başlıca sebepleri nelerdir?
Bazı kalp hastalıkları ani kalp ölümü riskini artırmaktadır. Bunların başında koroner kalp hastalıkları gelir ve ardından kardiyomiyopatiler, kalp kapak hastalıkları, miyokarditler, doğumsal kalp hastalıkları, primer ritim bozuklukları ile ilaçlar ve kullanılan ilaçlar gibi bazı toksik maddelerdir. Kalp krizi veya miyokard enfarktüsü, bir koroner arterdeki aterosklerotik plak aniden yırtıldığında meydana gelir. Plak yırtılması, arter içindeki pıhtılaşma mekanizmasını tetikleyerek bir kan pıhtısının oluşmasına ve kan akışını engellemesine neden olur. Tıkanma yeterince şiddetli ise o atardamarın beslediği kalp kası ölmeye başlar ve kalp krizi meydana gelir.
Bilinmesi gereken önemli şey ise kalp krizini önlemek için yapabileceğiniz şeylerdir. Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve sigara içmemek. Bu önlemler, ailenizde kalp sorunları olsa bile riskinizi azaltmanıza yardımcı olabilir ve başka kronik rahatsızlıklar geliştirmenizi de önlemeye yardımcı olur. Aile geçmişine bakılmaksızın bazı faktörler herkesin kalp krizi riskini artırabilir;
Obezite, özellikle fazla kiloların çoğu karın bölgesindeyse, hareketsizlik, LDL kolesterol veya trigliserit artışı, HDL kolesterol azalması, hipertansiyon, Tip 2 diyabet ve insülin direnci, sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı (Sigara, 40 yaşın altındaki kişilerde kalp krizinin başlıca nedenidir.)
Varis, toplumda sıkça karşılaşılan bir problem ancak çoğu zaman sadece estetik bir sorun olarak görülüyor. Varis, aslında daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir mi?
Yaklaşık iki bin yılı aşkın süredir bilinen varis hastalığı günlük yaşamı ciddi şekilde etkileyen sağlık sorunlarından birisidir. Varis en basit tanımı ile vücuttaki toplardamarların çapının artması, genişlemesi ve damar duvar yapısının bozulması anlamına gelir. Toplumda yaşamın herhangi aralığında yaştan bağımsız görülme sıklığının % 10-27 arasında değiştiği bilinmektedir. Bu duruma toplardamarlardaki kapakçıkların şekil ve işlevlerindeki bozukluklar neden olmaktadır. Hastadan hastaya değişmekle beraber sıklıkla ağrı, gece krampları, kaşıntı ve dolgunluk hissi, soğukla temas ihtiyacı gibi yakınmalar ön plandadır. Bu yakınmalar, uzun süreli ayakta durma sonucu ve bacakları sarkıtarak hareketsiz oturma sonucu; yaz ayları veya sıcak iklimde, kadınlarda menstruasyon dönemlerinde ve yüksek ısılı ortamlarda artabilir. Zaman içerisinde gözle görülen varisler, şişlik ve ödem, ayak bileğinden yukarı doğru ilerleyen kahverengi renk değişiklikleri ve sonrasında da maalesef yara açılmalarına kadar ilerleyen tablolar görülmektedir. Bu sırada bacaklarda şekil bozuklukları da görülmektedir.
Varis ile kalp-damar sağlığı arasındaki bir ilişki var mıdır?
Varis hastalığının bir komplikasyonu olan akciğer embolisi kalp yetersizliğine sebep olabilir. Özellikle öncesinde kalp kapakçıklarında sorunu olan veya KOAH gibi hastalıklar gibi nedenlerle akciğer basıncı normale göre artmış kişilerde hayatı tehdit edebilir.
Teknolojinin tıpta hızla gelişmesiyle birlikte, kalp ve damar cerrahisi alanında önemli yenilikler yaşanıyor. Son yıllarda bu alandaki en büyük yenilikler neler ve bunlar hastaların tedavi süreçlerine nasıl yansıyor?
Son yıllarda daha etkin, daha az iş gücü kaybına sebep olan ve daha iyi kozmetik sonuçlar veren yöntemler hızla gelişmeye başladı. Biz bu grup girişimsel veya cerrahi tedavi yöntemlerine “minimal invazif teknikler” adını veriyoruz. Örnek vermek gerekirse artık kalp kapakçıklarında sorun olan hastalara kasıktan anjiyografi yapar gibi ameliyatsız çözümler önerebiliyor, kapak değişimi veya onarımı yapabiliyoruz. Başka bir önemli örnek, aort anevrizmalarında veya yırtıklarındaki gelişmelerdir. Örneğin, bizleri yetiştiren hocalarımız, karın bölgesindeki aort baloncuklaşması (anevrizması) denilen hayatı tehdit eden hastalıkları karnı tamamen açıp ameliyatla tedavi ederlerdi. Ameliyatlar genellikle saatler sürer ve bolca kan ihtiyacı olurdu. Şimdilerde bizler bu durumu yine kasıktan kapalı olarak ameliyatsız bir saatte halledebiliyoruz.
Yine varis hastalıkları da lazer veya radyofrekans yöntemleriyle açık ameliyat yapmaksızın tedavi edebiliyoruz. Bu sayede hastalarımız bu işlemlerin hemen ardından yürüyebiliyor, ertesi gün günlük hayatlarına geri dönebiliyorlar. Kozmetik sonuçları da oldukça tatmin edici oluyor.
Kalp-damar hastalıklarının önlenmesi, erken teşhis ve tedavi süreçlerinde neler yapılabilir? Bireyler günlük yaşamlarında kalp sağlığını korumak için hangi basit, ama etkili adımları atabilirler?
Özellikle kış aylarında hipertansiyon, ritim bozuklukları, kalp krizi, kalp yetmezliği ve kalp kökenli ani ölümlerin görülme sıklığı artıyor. Bunun temelinde de hava sıcaklığındaki düşme, fiziksel aktivitede azalma, hava kirliliği, hatalı beslenme alışkanlıkları ve hormonal değişiklikler gibi birçok faktör yatıyor. Özellikle mevsim değişikliği dönemlerinde kan basıncındaki değişiklikleri daha yakından izlemekte yarar vardır. Bu nedenle, yüksek tansiyonu bulunan veya idrar söktürücü ilaç kullanan hastalarımız soğuklar başlamadan ilaç dozlarını hekimlerinin ayarlamaları için kontrollerini aksatmamalılar. Özellikle tütün ürünlerinden şiddetle kaçınılmalıdır. Çünkü sigara gibi tütün ürünleri yukarıda özetlediğimiz zararlı reaksiyonları şiddetlendirmektedir. Günde 6 gramdan fazla tuz alımı yapılmamalıdır.