>>
Yılbaşı, hem bireyler hem de markalar için geride bıraktıkları yılın değerlendirilip yeni hedeflerin belirlendiği bir dönemi simgeler. Bu özel dönemde, İstanbul Reklamcılar Esnaf Odası Başkanı ve Şele PR'ın kurucusu Gülay Şele ile 2024 yılının PR ve reklam sektörü açısından nasıl geçtiğini, karşılaşılan zorlukları ve sektörün geleceğine dair öngörülerini konuştuk. Dijitalleşme, yenilikçi projeler ve yaratıcı çözümlerle dolu bir yılı geride bırakan Gülay Şele, 2025 yılına dair umut dolu mesajlar veriyor.
En özel projelerimizden biri başkanlığını yürüttüğüm ve yazdığım “Esnaflar Dijitalleşiyor” projesiydi. Bu proje sayesinde aileleriyle birlikte toplamda 2,5 milyon kişiye ulaşmayı başardık. Bu, bizim için büyük bir gurur kaynağı oldu.
Müşterilerimiz, daha az bütçeyle daha fazla iş yapmamızı istediler. Bu durum, bizi alternatif reklam alanları oluşturmaya yönlendirdi.
Dijitalleşmenin devam edeceğini öngörüyorum. Basılı mecralar, dijital projelerle entegre olarak yollarına devam edecek. Markaların ve medya mecralarının bu yönde kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.
Rakiplerinizden farklılaşmayı başarmalısınız. Farklı özelliklerinizi ön plana çıkararak müşterilerinizle ve hedef kitlenizle paylaşın. Mümkünse alanınızda ilkleri gerçekleştirin ve özgün olun.
2024 yılı sizin ve temsil ettiğiniz markalar için nasıl geçti? En gurur duyduğunuz proje veya başarılarınız neler oldu?
2024 yılı, pandemi döneminin etkilerinin hâlâ hissedildiği bir yıl oldu. Reklam bütçelerinin düşmesi özellikle sektörümüzü etkiledi. Yılın ilk altı ayı nispeten iyi geçerken ikinci altı ayında biraz daha zorlandığımızı söyleyebilirim.
Ekonomik dalgalanmalar sektörümüzde her zaman etkili olur. Ancak bir marka yatırım yapma bütçesini kısarken, başka bir marka sektöre yatırım yapmaya devam eder. Bu nedenle sektörümüz her zaman hareketlidir. Reklam ajansları olarak, sektöre yeni giren markaların heyecanını paylaşırız. 2024 yılında da bu heyecanı birlikte yaşadık ve gurur duyduğumuz projelere imza attık.
En özel projelerimizden biri ise başkanlığını yürüttüğüm ve yazdığım “Esnaflar Dijitalleşiyor” projesiydi. Bu proje sayesinde aileleriyle birlikte toplamda 2,5 milyon kişiye ulaşmayı başardık. Bu, bizim için büyük bir gurur kaynağı oldu.
2024 yılında PR sektöründe karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Bu zorlukları aşmak için nasıl stratejiler geliştirdiniz?
Markaların bütçelerini kısmaları, 2024 yılındaki en büyük zorluklardan biri oldu. Müşterilerimiz, daha az bütçeyle daha fazla iş yapmamızı istediler. Bu durum, bizi alternatif reklam alanları oluşturmaya yönlendirdi.
Daha az bütçeyle daha fazla etkileşim sağlamak için dijital reklamlara ve projelere ağırlık verdik. Bu süreçte yeni reklam alanları yaratarak müşterilerimize farklı çözümler sunduk. Sektörümüz, her zaman yaratıcı çözümler üretme gücüne sahiptir. Biz de bu yeteneğimizi kullanarak markalarımıza değer kattık.
2024 yılının sonunda sektörde gözlemlediğiniz değişim trendleri nelerdi? Bu trendlerin 2025 yılına nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz?
Dijitalleşmenin devam edeceğini öngörüyorum. Basılı mecralar, dijital projelerle entegre olarak yollarına devam edecek. Markaların ve medya mecralarının bu yönde kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.
Hızlı iletişim ve gündemdeki trendlere uyum sağlama, markalar için her zamankinden daha önemli hale geldi. 2025 yılında bu adaptasyon becerisinin, markaların başarısında belirleyici bir rol oynayacağını düşünüyorum.
2025 yılı için temsil ettiğiniz markalar ve projelerle ilgili en büyük hedefleriniz ve beklentileriniz neler?
2025 yılı için öncelikli hedefimiz hem markalarımızın hem de kendi ajansımızın gelirlerini artırmak. Bunun yanı sıra, daha fazla kişiye ulaşmak ve marka bilinirliğini artırmak da önceliklerimiz arasında.
Sektörümüzde yenilikçi ve özgün projeler üreterek fark yaratmayı, markalarımızı kendi alanlarında sektör sözcüsü haline getirmeyi hedefliyoruz. Bu, bizim için uzun vadeli ve stratejik bir amaç.
Bir PR uzmanı olarak 2025 yılına girerken sektör profesyonellerine ve yeni girişimcilere hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Rakiplerinizden farklılaşmayı başarmalısınız. Farklı özelliklerinizi ön plana çıkararak müşterilerinizle ve hedef kitlenizle paylaşın. Mümkünse alanınızda ilkleri gerçekleştirin ve özgün olun.
En önemlisi, müşterilerinizle duygusal bir bağ kurun. Onların yalnızca iyi günlerinde değil, toplumsal olaylar ve zorlu zamanlarında da yanlarında olduğunuzu hissettirin. Bu şekilde uzun vadeli bir marka hayatı inşa edebilirsiniz.
Son olarak, okuyucularımıza şunu söylemek isterim. Her yıl bir önceki yıldan daha zor olabilir, ancak karamsarlığa kapılmamalıyız. Kendimize ve markamıza yatırım yapmaya devam etmeliyiz. Unutmayalım ki her yeni gün, bize sunulan yeni bir umut ve şanstır.