>>
Hotiç’in Sanat ve Stil Dolu Dünyasına Yolculuk: Emirhan Hotiç ile Özel Röportaj
Moda dünyasında yaratıcılığın sınırlarını zorlayan, vizyoner bir liderle tanışın: Emirhan Hotiç. Aileden gelen mirasını modern dünyanın ihtiyaçlarına uyarlayarak Hotiç markasının yaratıcı yönünü yönetmeye devam ediyor. Kendisinin Boston ve Londra’da aldığı eğitimler, New York’ta başlayan kariyer yolculuğu ve Hotiç’te üstlendiği Creative Director rolü ile markayı farklı bir noktaya taşıyor. Ayrıca, sanatla olan güçlü bağı ve ÇAGEV ile başlattığı sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çekiyor. Emirhan Hotiç ile tasarım, aile şirketi ve sanat tutkusu üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Meslek yaşantıma Boston’daki Massachusetts College of Art and Design eğitimimin ardından New York’ta Max Mara markasında Visual Merchandising Asistant olarak başladım.
1938 yılında Fatih Mercan’da dedem Salih Hotiç tarafından kurulan şirketimiz, 1980’li yılların başına gelindiğinde rahmetli babam ve amcalarımın yönetime geçmesiyle birlikte Bağdat Caddesi’ndeki ilk mağazamızla, markalaşma serüvenimiz başlamıştır.
Genç sanatçı Dora Turhan ile ortak bir tablo oluşturduk. Tablomuz Ekim ayındaki sergide açık arttırma ile sahibini bulacak ve gelirler zor şartlarda okuyan öğrenciler için bir fon oluşturacak.
ÇAGEV’in sayesinde sayısız gence ve onların eğitimine bir katkıda bulunuyor olmak bizleri heyecanlandırmakla birlikte çok mutlu ediyor.
Mesleki geçmişinizden bahseder misiniz?
Meslek yaşantıma Boston’daki Massachusetts College of Art and Design eğitimimin ardından New York’ta Max Mara markasında Visual Merchandising Asistant olarak başladım. Bir yıl bu görevimi sürdürdükten sonra İstanbul’a döndüğümde çeşitli reklam ajanslarında Art Director olarak görev aldım. Londra’daki London School of Fashion’daki Marketing eğitimimden sonra 2016 senesinde katıldığım aile şirketimiz olan Hotiç’te Creative Director olarak çalışma hayatımı halen sürdürmekteyim.
Hotiç’teki sorumluluk alanlarından bahseder misiniz?
Hotiç’te yıl boyunca hazırlanan tüm koleksiyonların imaj çekimleri, sosyal medya iletişimi, basılı ve dijital mecralardaki medya yönetimi, radyo ve TV iletişimleri ve sezon işbirliklerini görevlerimden bazıları olarak söyleyebilirim.
Hotiç’te siz kaçıncı kuşaksınız ve bir aile şirketi olarak çalışma şeklinizden bahseder misiniz?
Ailemizin 3. Kuşağını temsil eden birçok sevgili kuzenimden biriyim diyebilirim. Hotiç kurulduğu ilk yıllardan bugüne kadar halen bir aile şirketidir. 1938 yılında Fatih Mercan’da dedem Salih Hotiç tarafından kurulan şirketimiz, 1980’li yılların başına gelindiğinde rahmetli babam ve amcalarımın yönetime geçmesiyle birlikte Bağdat Caddesi’ndeki ilk mağazamızla, markalaşma serüvenimiz başlamıştır. Yıllar içerisinde yeni lokasyonlar ve sayısız koleksiyonlar ile Hotiç, bugün yurt içi ve yurt dışında onlarca noktada müşterisiyle buluşuyor.
Biz 12 kuzeniz. Küçüklerimiz halen okul yaşantısını sürdürürken biz 4 kuzen olarak bugün halen şirketimizde çalışıyoruz. Kuzenlerim Alihan Hotiç CEO’muz, Efecan Hotiç Erkek Koleksiyon Departman Direktörü, Kerem Hotiç ise Satın Alma ve İş Geliştirme Direktörü olarak görevlerini sürdürüyorlar. Bizden önce ise ailemizin hemen hemen her üyesi, kısa veya uzun sürelerde şirketimizde görev almışlardır. Bu sebeple tam anlamıyla bir aile şirketiyiz diyebilirim.
Bu sezon hotiç kadın ve erkeğini nasıl bir koleksiyon bekliyor?
Bu sezon çoğunlukla gördüğümüz yeni nesil geometrik kalıplar bizlere alternatif olarak koleksiyonda yer alıyor. Kare, sivri, yuvarlak kalıplar gova, bot, loafer ve oxfordlarda kendini gösteriyor.
Feminen bir yaklaşımla tasarlanan botlarda transparan malzemeler, trok ve kemer detaylar ile güçlenirken, bordo sezon star rengi olarak görünümlerimizi tamamlıyor. Animal printlerden leopar ve farklı kalıplarla üretilen Mary Jane’ler ise birkaç sezondur sürdürdükleri trend lideri pozisyonunu koruyor. Vegan kürk ile tasarlanan babetler ve arkası açık govalar sezonda öne çıkarken, bir kış klasiği olan binici çizmeler ise nakış dikişlerle canlanıyor.
Erkek koleksiyonunda ise yüksek Chelsealer, vegan tüylü loaferlar, kroko baskı ve rugan dokunuşlar ön plana çıkıyor diyebilirim.
Çagev ile işbirliğine başladınız. Projeden biraz bahseder misiniz?
Sanata düşkün biri olarak aynı zamanda amatör durumda yağlı boya yapıyorum. Aynı zamanda mütevazı bir sanat koleksiyonum var diyebilirim. Bunu çok iyi bilen arkadaşım Şeyda Deveci bir gün arayıp bana projeyi anlattı ve bir sanatsever olarak beni projede yer almaya davet etti. Hiç düşünmeden bu teklifi kabul ettim ve genç sanatçı Dora Turhan ile ortak bir tablo oluşturduk. Tablomuz Ekim ayındaki sergide açık arttırma ile sahibini bulacak ve gelirler zor şartlarda okuyan öğrenciler için bir fon oluşturacak.
Hotiç olaraksa vakfın bu projesinin genç öğrencilere verdiği katkıların bir parçası olmak istedik. Sanatçılarımızın tablolarından oluşan vegan deri üzeri baskılarla pasaportluk, portföy ve omuz çantası tasarladık. Kapsül koleksiyonumuz sergi ile birlikte tüm mağazalarımızda ve online’da satışa sunulacak. Gelirlerin büyük bir kısmı ise ÇAGEV’e bağışlanacak.
ÇAGEV’in sayesinde sayısız gence ve onların eğitimine bir katkıda bulunuyor olmak bizleri heyecanlandırmakla birlikte çok mutlu ediyor.