Mustafa Kemal Atatürk’ün sofraları meşhurdu. Bu konuda çok şey konuşuldu, çok çalışma yapıldı, kitaplar yazıldı. Kaynakların da ortaya koyduğu gibi aslında Ata’nın yemekle bağı oldukça sadeydi, o mütevazı sofraların insanıydı. Kuru fasulye-pilav, bamya, karnıyarık gibi hepimizin evinde pişen yemekleri sever, annesinin yaptığı börekleri özlermiş. Peki, hal böyleyken Atatürk’ün sofralarını meşhur eden neydi?
Gastronomi yazarı Mehmet Yaşin, Mustafa Kemal Atatürk’ün iki sofrası olduğunu söylüyor; biri kendi başına yediği kişisel sofralar, diğeri memleket meselelerinin konuşulduğu, misafir sofraları. Onun sofralarını eşsiz kılan, o masa etrafında yapılan konuşmalar. Çünkü Ata’nın sofrasında yemekten çok, fikirler yer tutuyordu. Tarif uygunsa, fikir düzeyinde bir beslenme söz konusu olurdu. İşte asıl meşhur olan, Yaşin’in tabiriyle ‘çalışma yemekleri’ olan masalar.
Kişisel sofraları oldukça mütevazı Atatürk’ün. Misafir ağırladıklarıysa elbette daha zengin. Mehmet Yaşin Ata’nın kahvaltıda yumurta yemeyi sevdiğini söylüyor. Peynirli omlet ve tereyağında yumurta en sevdikleri. Ama bir koşulu var; yumurta sıcak olacak. Yaşin “Atatürk yumurta soğumuşsa hemen geri gönderirdi. Tam kıvamında isterdi yumurtayı. Ve ekmeğin köşesiyle sarısını patlatmayı severdi” diyor ve devam ediyor: “Atatürk geç kalkardı, böyle sabahlarda bir bardak ayran ve bir dilim kızarmış ekmekle kahvaltı yapardı.”
Yaşin, Ata’nın bilinenin aksine etsiz kuru fasulye ve pilavdan daha çok bamyayı ve zeytinyağlı taze fasulyeyi sevdiğini söylüyor. Tarihçi Murat Bardakçı Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ndeki belgelere dayanarak yazdığı ‘Atatürk’ün Mutfağı’ adlı kitabında bu bilgiyi doğruluyor. Bardakçı kitapta: “Hazmı düzene koyduğu, karaciğere ve Atatürk’ün, çektiği böbrek rahatsızlığına iyi geldiği bilinen bamyanın yenmesi daha mantıklı” diyor. Bamya genellikle taze alınırmış; mevsimi değilse konserve bamya da yermiş Atatürk. Hatta bir seferinde konserve bamyadan zehirlendiği de kayıtlara geçmiş.
ATATÜRK SON GÜN NE YEDİ?
Murat Bardakçı ‘Atatürk’ün Mutfağı’ kitabında Ata’nın son gün yediklerini de paylaşıyor. Kayıtlara göre 8 Kasım 1938’de sabah erkenden sütlü kahve ve sütlü çay içmiş. Saat 11.05’te ise poriç (sütle pişirilen yulaf lapası) yemiş. Öğlen bir miktar süt ve öğleden sonra çorba ve elma suyu verilmiş Atatürk’e. Saat 18.35’te ise susuzluğunu gidermesi için ağzına bir parça buz koyulmuş. Bir daha başka bir şey yiyip içmemiş.