Yeni Göreviyle Raffles İstanbul'un Otel Müdürü Nazlı İrem ile Kusursuz Hizmet ve Lüksün Geleceği
İstanbul’un göz alıcı siluetine zarafetle eşlik eden Raffles İstanbul, yalnızca bir otel değil, incelikle tasarlanmış benzersiz bir yaşam deneyimi sunan bir dünya. Sessiz lüks anlayışını en ince detaylarla harmanlayan bu seçkin adresin kalbinde ise insan odaklı yönetim vizyonu ve kusursuz hizmet anlayışıyla fark yaratan bir isim var: Nazlı İrem. Kariyerine “Head Butler” olarak adım attığı Raffles İstanbul’da bugün otel müdürü olarak görev yapan İrem, kişiye özel hizmetin ve misafir deneyiminin lüksün tanımını nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Öngörülebilir mükemmeliyetin, kusursuz hizmetin ve ayrıcalıklı bir yaşam tarzının perde arkasına geçmeye hazır olun…
Raffles, yalnızca bir marka değil; detaylara gösterdiği özen, kişiselleştirilmiş hizmet anlayışı ve zamansız lüksüyle fark yaratan bir yaşam biçimi.
Oteller yalnızca konaklama yerleri değildir; aynı zamanda unutulmaz anların yaratıldığı, insanların kendilerini özel hissettikleri mekanlardır.
Sizi yakından tanıyabilir miyiz? Nasıl bir ailede büyüdünüz, eğitim hayatınız ve kariyeriniz nasıl şekillendi?
Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldim ve son çocuk olmanın ayrıcalıklarını doyasıya yaşadım. Büyük bir ailede büyümenin insan ilişkilerini yönetme, empati kurma ve farklı bakış açılarını anlama konularında bana önemli katkılar sağladığına inanıyorum. Bu deneyimler, profesyonel yaşamımda da birçok durumu başarıyla yönetebilme ve insanlarla etkili iletişim kurabilme becerilerimin temelini oluşturdu. Eğitim hayatım boyunca daima öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye odaklandım. Kariyerim ise bu birikimler üzerine inşa edildi ve zamanla yönetim alanında uzmanlaşarak insan odaklı bir liderlik anlayışını benimsedim. Bugün lüks hizmet sektöründe fark yaratmanın ancak bu anlayışa inanan ve değer gören bir ekiple mümkün olduğuna inanıyorum. Benim de kariyerimde önem verdiğim ve her zaman sürdüreceğim yaklaşım tam olarak bu.
Raffles İstanbul’daki hikâyenize “Head Butler” gibi oldukça özgün bir rol ile başladığınızı biliyoruz. Butler hizmetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu hizmetin Raffles İstanbul’a kattığı fark nedir?
Butler pozisyonu, o kadar özel ve benzersiz bir rol ki kariyerimde en gurur duyduğum ve en severek üstlendiğim görevlerden biri oldu. Keskin sınırlarla çizilmiş bir iş tanımından ziyade, tamamen misafir deneyimine odaklanan ve kişiye özel hizmetler sunan bir anlayış üzerine kurulu. Butler hizmetlerinin en büyüleyici yanı ise misafirin ihtiyaçlarını daha dile getirmeden öngörmek ve onlara unutulmaz anlar yaşatmaktır. Head Butler olarak göreve başladığımda Türkiye’de böyle bir pozisyon henüz yoktu. Bu durum hem benim için hem de sektör adına yeni ve heyecan verici bir deneyimdi. Raffles’ın Butler hizmetlerini yalnızca bir lüks unsuru olarak değil, markanın ayrılmaz bir parçası haline getirmesi beni gerçekten etkiledi. Yıllar içinde hem kendi deneyimlerim hem de ekibimin katkılarıyla bu hizmet anlayışını sürekli geliştirdik. En büyük gurur kaynağımsa, zamanla Raffles İstanbul’da hayata geçirdiğimiz bu hizmetlerin, markanın küresel standartlarına ilham vermesi oldu. Bugün Butler hizmetleri, Raffles İstanbul’un misafirlerine sunduğu kişiselleştirilmiş ve sınırları olmayan lüks anlayışının en güçlü yansımalarından biri. Her misafir için özel çözümler üretmek ve onlara kendilerini gerçekten ayrıcalıklı hissettirmek, bu rolü benzersiz ve vazgeçilmez kılıyor. Her zaman söylediğim gibi; bu deneyim yalnızca misafirlerimiz için değil, bizler için de unutulmaz anılara dönüşüyor ve işimizi asıl özel kılan da tam olarak bu.
Raffles İstanbul’daki 10 yıllık serüveninizin ardından otel müdürlüğüne terfi ettiniz. Yeni pozisyonunuzda hangi operasyonlardan sorumlu olacaksınız? Bu terfi sizin için ne ifade ediyor?
Raffles İstanbul’a gönülden bağlıyım ve bu ailenin bir parçası olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Burası benim için yalnızca bir otel değil; insan odaklı yaklaşımı, karşılıklı saygı ve sevgiyle güçlenen bağıyla gerçekten özel bir yer. Yıllar içinde burada sadece çalışmakla kalmadım, aynı zamanda Raffles İstanbul’un ruhunu, değerlerini ve misafirlerimize sunduğu benzersiz deneyimi de sahiplendim. Bu terfi, benim için çok kıymetli bir sorumluluğu ifade ediyor: Takımımıza ve misafirlerimize Raffles’ın “sessiz lüks” anlayışını en üst seviyede yaşatmak. Yeni görevimde; odalar, yiyecek ve içecek, mutfak, butler hizmetleri ve misafir deneyimi dahil tüm operasyonlardan sorumlu olarak, otelimizin mükemmeliyet anlayışını sürdürecek ve daha ileriye taşımak için çalışacağım. Raffles, yalnızca bir marka değil; detaylara gösterdiği özen, kişiselleştirilmiş hizmet anlayışı ve zamansız lüksüyle fark yaratan bir yaşam biçimi. Benim görevim ise bu mirası korumak, geliştirmek ve her an misafirlerimize hissettirmek. Bu yeni sorumluluk hem ekibim hem de misafirlerimiz için daima en iyisini sunma arzusunu taşımak anlamına geliyor ve bu yolda ilerlemek benim için büyük bir onur.
Otelcilik sektöründe başarılı bir kariyer inşa etmek isteyen genç profesyonellere hangi tavsiyelerde bulunursunuz?
Otelcilik sektörü, doğru bakış açısı ve çalışma disipliniyle büyük başarılar elde edilebilecek bir alandır. Sabır, azim ve öğrenmeye açıklık, bu yolculukta sizi yönlendirecek en önemli unsurlardır. Eğer insan ilişkilerinde güçlü, detaylara dikkat eden, empati kurabilen ve sürekli gelişime açık biriyseniz, bu sektörde fark yaratmanız kaçınılmaz olacaktır. Unutmayın, oteller yalnızca konaklama yerleri değildir; aynı zamanda unutulmaz anların yaratıldığı, insanların kendilerini özel hissettikleri mekanlardır. Siz, bu anları yaratmaktan sorumlu olan kişilersiniz. Her gün, misafirlerinizin hayatına dokunma ve çalışma arkadaşlarınıza ilham verme fırsatınız vardır. Eğer bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye istekliyseniz, otelcilik kariyerinizde başarı elde etmeniz kesin olacaktır.
İş hayatınızın dışında nasıl bir yaşam sürüyorsunuz? Günlük rutininizde sizi en çok mutlu eden şeyler neler? Şehirde nasıl vakit geçirirsiniz?
Yoğun çalışma saatlerim ve evimizdeki hareketli hayatla birlikte, beş kişilik bir ailenin enerjisi hiç düşmeyen tempoda sürüyor. Ancak günün en sevdiğim anı, herkes uyuduktan sonra başlıyor. O sessiz bir saat, tamamen bana ait ve günün en huzurlu zamanıdır. Bu zamanı, tamamen kendimle geçirerek, istediğimi yaparak değerlendiriyorum. Hiçbir konuşma olmadan, sadece kendi içime dönüyorum. 5 yaşındaki oğlum Demir ile vakit geçirmek ise benim için çok değerli. Birlikte en çok keyif aldığımız aktivitelerden biri müze gezmek. Tarihe ve sanata olan ilgim, onun da bu dünyayı keşfetmesine rehberlik etmemi sağlıyor. Sanat ve tarih içinde vakit geçirmek hem Demir için hem de benim için çok özel bir deneyim. Kalan zamanlarımda ise ailem ve arkadaşlarımla uzun, keyifli yemek sofralarında bir araya gelmeyi çok seviyorum. Güzel yemekler, keyifli sohbetler ve sevdiklerimle geçirilen anlar, hayatımda dengeyi sağlamak adına çok önemli. Ne kadar yoğun olursam olayım, bu anların değerini her zaman korumaya çalışıyorum.
