Mücevher dünyasında sadece ışıltılı taşlar değil, köklü hikâyeler de parlar. İşte bu hikâyelerden biri de 1982 yılında Nişantaşı’nda başlayan Reis Kuyumculuk’un yolculuğu. Geleneksel sarraf anlayışının dışına çıkarak modern, gündelik ve özgün tasarımlar yaratma vizyonuyla sektöre yön veren üçüncü kuşak temsilcisi Hakan Gündoğdu, mücevheri sadece bir yatırım aracı olarak değil, yaşamın bir parçası haline getirmeyi amaçlayan bir isim.
Gündoğdu, tasarımlarının ilham kaynağından, sektördeki dönüşüme, Reis Kuyumculuk’un gelecekteki planlarından, mücevher dünyasında hangi taşların ön plana çıkacağına kadar birçok konuda içgörülerini bizimle paylaştı. İşçiliğiyle fark yaratan, hızla büyüyen ve her zaman yeniliği merkezine alan Reis Kuyumculuk’un üçüncü kuşaktan ilham veren hikayesi.
Önemli olan her zaman hikayedir. Biz de tasarımlarımızda her zaman hikayelerimize önem veriyoruz.
Sedef taşı, mercan taşı ve inci taşı 2025 yılında yurtdışında oldukça konuşulan taşlar.
Teknolojik anlamda en yenilikçi marka olan Reisi sosyal medyanın da ilk mücevher markası. Aynı zamanda CGI teknolojisi, AR teknolojisi gibi işleri ilk hayata geçiren markayız.
Aynı kolyeyi uyurken, spor yaparken ya da bir düğüne katıldığınızda takabileceğiniz şekilde tasarladık.
Reis Kuyumculuk, sektörde köklü bir marka olarak biliniyor. Bu başarı hikayesi nasıl başladı? Bu büyük markanın 3. Kuşağı olarak şu an en büyük motivasyonunuz nedir?
1982 yılında Reis, Nişantaşı Halk Pasajı'nda kuruldu. Ben ailenin 3. kuşağıyım. Dedem, Karadeniz’de başlıyor sonrasında babam ve amcam Nişantaşı’nda Hümeyra Pasajı olarak da bilinen halk pasajında 1982’de ilk mağazalarını açıyorlar. 2015 yılında ben işe başladım ve tamamen alışılmış sarraf kültürünün dışına çıkarak, 22 ayar yatırım altını anlayışını kırmak istedim. Kendi tasarımlarımı yapmaya başladım. Daha spor ve günlük kullanıma uygun tasarımlar yapmayı tercih ettim. En büyük motivasyonum ise tercih edilmek oldu. Ürettikçe insanlar tarafından talep görmek beni hep motive etti. Bugün bile bu motivasyonla devam ediyorum. Bir insanla tanıştığımızda hala içimizde bunu hissediyoruz.
Mücevher tasarımı sadece bir zanaat değil aynı zamanda bir sanat. Koleksiyonlarınızı oluştururken size en çok ne ilham veriyor?
İlham almak çok değişken gerçekten. Bazen 200 km hızla araba kullanırken birden sağa çekiyorum, bazen havada aklıma bir şeyler geliyor. Bazen de karşımdaki insanın bir cümlesiyle tatlı ya da acı bir deneyiminden paragraflar yazabiliyorum. Aslında koleksiyonlarımızın hepsinin bir hikayesi var. O tasarımların içine girdiğinizde, o hikayelerin reklamlarında bu hisleri insanlar mutlaka yakalıyor. Önemli olan her zaman hikayedir. Biz de tasarımlarımızda her zaman hikayelerimize önem veriyoruz.
Son yıllarda mücevher trendlerinde büyük değişimler görüyoruz. Sizce 2025’te hangi tasarımlar ve taşlar ön planda olacak?
Sedef taşı, mercan taşı ve inci taşı 2025 yılında yurtdışında oldukça konuşulan taşlar. Önümüzdeki dönemde bu taşlardan daha fazla tasarım göreceğiz. Belki bunların arasına lapis taşı da eklenebilir. Bu taşlar hem estetik hem de anlam bakımından çok güçlü ve gerçekten ilgi çekici birer seçenek haline geliyor.
Lüks mücevher denince akla gelen en önemli unsurlardan biri de işçilik. Reis Kuyumculuk olarak bu alandaki farkınızı nasıl tanımlarsınız?
Reis'in farkı burada anlatılabilecek kadar kısa değil, çok mütevazı olamayacağım. Bu konuda bir sıralama yapmak doğru olmaz ama buradaki hızımızdan da bahsetmek gerek. Üretimde, tüketimde, servis ve kargolamada gerçekten çok hızlı bir ekipten oluşuyoruz. Tasarımlarımızın hızı da insanların hemen bu tasarımlara kavuşma arzusuyla doğrudan bağlantılı. Yeni dünyada tüketim hızının ne kadar arttığını biliyoruz, biz de buna çok iyi uyum sağlıyoruz. Teknolojik anlamda en yenilikçi marka olan Reisi sosyal medyanın da ilk mücevher markası. Aynı zamanda CGI teknolojisi, AR teknolojisi gibi işleri ilk hayata geçiren markayız. Tasarımlarımızda hep sadeliği hedefledik. Mücevher denince genelde insanlar kasasında veya bankasında biriktirilen, düğün gibi özel günlerde takılan takılardan bahsediyor. Ama bizde insanlar bankadaki takılarını nasıl değerlendirebileceklerini soruyor, takas yapmak, değiştirmek istiyorlar. Bu da bizim gündelik mücevher tasarımlarını ortaya çıkarmamıza sebep oldu. Aynı kolyeyi uyurken, spor yaparken ya da bir düğüne katıldığınızda takabileceğiniz şekilde tasarladık. İnsanlar ‘Öyle bir kolye aldım ki hem düğünlerde hem de sporda takıyorum’ dediklerinde bu bizi çok motive etti ve odaklanmamızı sağladı. Bu tasarımların çıkış noktasındaki en önemli unsurlarından biri de bu oldu.
İşçilik konusunda yine mütevazı olamayacağım. Türkiye’de sayılı usta kaldı ve o ustaların büyük bir kısmı Reis’in bünyesinde. Bu da bizim kalitemizi ve farkımızı gösteriyor.
Reis Kuyumculuk’un geleceğine dair planlarınız neler? Yeni projeler, mağaza açılışları ya da farklı alanlara yatırım yapma gibi hedefleriniz var mı?
Tabii ki geleceğe dair planlarımız ve projelerimiz var. Mart ayında İzmir mağazamızı açmayı hedefliyoruz. Akabinde yurt dışında, Avrupa'nın başka ülkelerinde ve İstanbul'da yeni hedeflerimiz, yeni adımlarımız ve yeni açılışlarımız olacak. Şu an bunları çok fazla anlatmak istemiyorum, biraz sürpriz olsun. Ama şunu söyleyebilirim ki, güzel gelişmeler olmaya devam edecek.
Yoğun iş temponuzun içinde kendinize vakit ayırabiliyor musunuz? Boş zamanlarınızda neler yapmayı seversiniz?
Profesyonel olarak atış yapıyorum aynı zamanda yüzüyorum. Açıkçası kendime çok fazla vakit ayıramıyorum çünkü en değerli vaktim işim, en büyük aktivitem de aslında yaptığım iş.